BOŞLUĞUN ZAFERİ

Merhaba güzel insan,

Hayatındaki olan ve olmasını isteklerin arasındaki boşluklar seni zaferlerine taşıyacak becerilerin kaynağı desem ne düşünürsün?

Hayatındaki en büyük zaferi yine hayatındaki boşluklardan ve yokluklardan yapacaksın desem.

Boşluktan/yokluktan nasıl zafer olur ki dediğini duyar gibiyim? Güzel bir soru. Hadi o zaman başlayalım!

Biliyorsun ben bir koç ve eğitmenim. Benim işim soru sormak böylece kişilerin kendi zaferlerini,mucizelerini keşfetmelerini sağlayacak ortamlar yaratmak. Yani ben sadece katolizorüm zaferlerini,mucizelerini keşfeden hep ona ulaşmayı samimi bir şekilde isteyen kişi.

Bugünkü soracağım sorular her biri senin için çünkü sen bir mucizesin ve kalbin kocaman bir samimiyetle zaferlerine ulaşmayı diliyor.

Önce şu mucize olayına gelelim. Bunu her söylediğimde ilk başta samimi gelmediğini artık çok iyi biliyorum. Hayatımıza ve olmayanlar bakıyor ve ben nasıl bir mucize olabilirim ki, kendimi hiç mucize gibi hissetmiyorum diyoruz. Bırak mucize gibi hissetmeyi hatta bazen en yakının bile seni farketmez!

Sana hemen 38 yıllık hayatımda öğrendiğim en önemli seyi söyleyeceğim, senin kendinde farketmediğin birşeyi başkası sende farkedemez.

Yavaş yavaş konuya geliyoruz ama önce 2 tane mutabakat yapmalıyız. İlk mutabakat için bir soru soracağım.

Dünyada kaç çeşit bitki var?

Binlerce hatta daha fazla demi?

Peki çeşit canlı var?

Yine binlerce hatta muhtemelen milyonlarca.

Böylesine devasa bir çeşitlilik içinde şu anda bulunduğun yerde dünyada sadece 1 tane olan, başka hiç bir yerde olmayan bir şeyi bulsan bu bir mucize olur mu?
Olur.

Şimdi biraz daha iddialı olacağım. Şu anda bu yazıyı nerede okuyorsun bilmiyorum ama şu anda bulunduğun yerde bu koca dünyada sadece 1 tane olan bir şey var.

Hadi bul onu? Buldun mu? Evet sensin.

İnansan da inanmadan da hatta unutmuş dahi olsan;

ister matematiksel, ister biyolojik olarak nereden bakarsan bak senden sadece 1 tane var, bu seni mucize yapar!

Bak aslında bunu çok iyi biliyorsun. Hemen hatırlatayım.

Çoğu zaman ben neden bu kadar farklıyım hiç kimseye neden benzemiyorum diye düşünüyorsun ya. Yada seni karşılaştırdıkları gibi istesen de olamıyorsun ya çünkü bu kainat milyonlarca yıldır taa Bing Bang den beri yaptığı her şeyi sen kimseye benzeme benzersiz ol diye yaptı. Çünkü bu dünyaya katacağın şeyi benzersizliğinle başaracaksın. Ve unutma ister Allah ister doğa de yaratılan her şey kendine özgü bir güçle yaratıldı. Kediye benzersiz sezgi, küçücük karınca da kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilme gücü. Yaratılan her canlı kendine özgü bir süper güçle yaratıldı aynı senin gibi.

İlk mutabakat bir mucize olmandı. Bu kısım tamamsa sırada ikinci mutabakat var.

Bunun için yine bir soru soracağım tabi ki:)

Hayatında ne daha farklı olsa zaferlerine ulaşırsın?

Konu zaferlere ulaşma olunca aklımız bize hep daha iyi olanaklar gelir, daha büyük bir masa, daha çok kitap, daha iyi bir anne baba, daha iyi bir arkadaş daha iyi bir okul vesaire. Böylece mesela arkadaşın iyi olduğunda sen iyi olacaksın, olmazsa olmayacaksın demektir. Yani iyi olma sorumluluğunu ona verdin. Sorumluluk kimdeyse güç onda demektir. Gerçekten hayatının sorumluluğunu ve seni zaferlerine taşıyacak gücü bir başkasına vermek istiyor musun?

Artık ne olursa olsun bütün sorumluluğu sadece ve sadece kendine almanı yani bütün gücü kendinde toplamanı istiyorum senden. İşte bu da ikinci mutabakatımız. Unutma aklın sürekli o güç topunu seni edilgen hale getirecek etmenlere atmak isteyecek hala. İşte o zaman başarıya ulaşmış ve başarısını devam ettirmiş bütün ilham vericiler gibi kendine şu soru sor? Zaferlerime ulaşmak için ben neyi farklı yapmalıyım?

Peki ana konumuz boşluğun zaferi!

Zaferlerine ulaşmak için asıl sorumuz şu;

Hayatımızda olan ve olmasını istediklerimizin arasındaki boşluklar,

Seni zaferlerine taşıyacak ''becerilerinin kaynağı olabilir mi?

Burada iki önemli soru ortaya çıkıyor. Bu boşluk tam olarak ne ve içinden beceri çıkarmak neden önemli?

Öncelikle boşluğa bakalım arkadaşlar, nedir bu boşluk;

Bunlar;

Hayatımızdaki eksiklikler, travmalar, kötü hatıralar, ulaşılamayacakmış gibi görünen hayaller olabilir.

Daha da netleştirmek için bu eksiklik biri için bir çift spor ayakkabı, diğeri için kısıtlanma hissi, diğeri için kötü alışkanlıklar yada bir başkası için çocukluğunda yaşadığı travma dolu bir anı o olabilir. Biliyorsun zihin boşluk kaldırmaz. Ve onu anında doldurur! Çünkü bosluklar belirsizlikdir ve zihin, belirsizliği tehdit olarak algılar ve siz oraya olumlu bir düşünce ekmezseniz, o boşluğu gecmis deneyimlerden yola çıkarak çoğunlukla olumsuz düşüncelerle doldurur. Ve tüm bunlar hayatta bir şeyleri yapamayacağınıza inandırmak için ağız birliği yapmış ve bir iç ses halinde sizinle sürekli olumsuz konuşur.

Mesala şöyle der;

• Boş ver abi sen mi yapıcan?

• Çalışsan ne değişecek?

• Çoğu yapımıyorsa ben nasıl yapayım?

Hatta en masum haliyle gelir sana ''sonra yaparsın der'' ve o sonra hiç gelmez.

Böylece yapamayacağına ve zaten yapılmadığına inandırır.

Ama yapanı görür o zamanda bahanesi hazırdır bu iç sesin ve sana;

'' O yapmış ama zengin yada tanıdığı var der. İzin verirsen yani güzel insan sen bir adım ileri atma diye herşeyi söyler.

Birazcık tanıdık geldi mi? Birazdan hayatımızdaki o boşlukların/yoklukların bana göre gerçek anlamını anlatacağım.

Boşluğu gördük ve şimdi bakalım zaferlerimiz için içinden beceri ile çıkmak neden önemli?

Güzel insan bilgi çağı bitti, bilgi artık eskiyor ve neredeyse ışık hızıyla değişiyor hatta çoğu zaman kafa karıştırıcı.

Peki hem kendi hem yavrumuzun geleceği için neye güveneceğiz.

Becerilerimize!

Becerimiz ise ancak bilgiyi kişisel olarak anlamdırdığımızda ortaya çıkıyor.

3 temel konuda çok becerikli olmalıyız. Önce biz sonra çocuklarımız. Yoksa çocuğumuzu boğaziçi mezunu olarak polisliğe başvuru yapan 17.000 adayın arasında bulabiliriz.

Bu arada benim babam Polis ve bir Polis kızı olmaktan gurur duyuyorum. Eğer çocuğun hayali polis olmaksa şahane. Yine de Boğaziçini kazanmışsanız başka hayallerini var demektir. Ve sen hayalin ne olursa olsun onu gerçekleştirecek becerilerle donanmış olarak dünyaya geldin.

Peki nedir bu 3 temel beceri;

İletişim, Yaratıcılık ve Problem çözme

Bunu ben demiyorum hem litaretur ve sosyolojik çalışmalar hem de pratiktler söylüyor. 4 yıl çalıştığım Kariyernet'te, Arçelik, Bosh, Tav holding, Alarko gibi ülkemizin güzide kurumları sektörleri yaptıkları iş birbirinden bağımsızken hepsinin ortak söylemi şu şekilde;

Tüm adaylar bir üniversite mezunu olacak, hepsi biraz ingilizce bilecek, bilgisayarı konuşmaya bile gerek yok, ister CEO ister yeni mezun biz şuna bakıyoruz, kendini ifade edebiliyor mu (iletişim), karışık problem karşısında yaratıcı mi ve böylece problemi cozebiliyor mu (Yaratıcılık ve problem çözme).

Sırda geldi yazımın başındaki ilk soruya,boşluğun zaferine;

Hayatındaki olan ve olmasını isteklerin arasındaki boşluklar seni zaferlerine taşıyacak becerilerin kaynağı olabilir mi?

Şimdi boşluğun gerçek anlamına bakalım !

Hayatımızdaki olan ve olmasını istediklerimiz arasındaki boşluk/yokluk sahip olduğumuz en değerli ve en nadide şey.

Çok değerli çünkü orası hiç kimsenin sana veremeyeceği isteğin kaynağı. Dünyada herkes gücü ve tarzı ile birilerine bir şey yapmaya zorlayabilir hatta ikna edebilir ancak gerçekten istemesini sağlamayaz. Ve ancak ve ancak dünyadaki bütün değişimler, gelişmeler ve güzellikler ancak biri çıkıp bir şeyi hiç kimsenin baskısı ve zorlayıcı gücü olmadan kendi kalbinden gelen istekle yaptığı zaman gerçekleşir. İşte o zaman bütün boşluklar ve yokluklar amaç gibi yeni ve şahane bir anlam kazanır.

Boşluk bir amaca dönüştüğünde orası iletişim kabilyetinin ve tüm yaratıcı çözümlerinin kaynağını haline gelir. İşte bu yüzden hayatındaki boşluk bu dünyanın en şahane en değerli şeyi.

Peki neden en nadir şeyi?

Nadir çünkü her birimiz bir başkasının boşluğunu ve yokluğunu doldurmakla meşguluz.

Boşluk varsa, istek var, istek varsa anlam var.

Bakın hiç alanı olmayan bütün boşluklarını patron ve müdürlerin doldurduğu çalışanlara rastlayacaksınız. Bu kadar belirsizlikte işleri var ama istekleri yok. İstekleri yokken belki bir ev ve bir de arabaları var ama hayatlarının anlamı yok.

Çocuklara bakın, tüm boşlukları, ebevynleri, onlardan kalan boşlukları öğretmenlerinin talimatları ile dolu.
Binlerce çocuğun kaliteli bir eğitimden yoksun olduğu bir zamanda en iyi okula giden öğrencilere bakın, iyi bakın, herşeyleri var istekleri yok. İstek olmayıca da sahip olduklarının bir anlamı yok.

Ve bence bu durum dünyanın en şahane şeyi.

Aynı senin gibi güzel insan, yavrunda bu dünyaya başkası istiyor diye bir şey yapmaya gelmedi.

Çok zor kaldığında onu korkuttuğunu biliyorum hatta tehdit ettiğini de. Yine bir güzel haberim daha var sana. Ne kadar korkutursan o kadar işe yaramayacak güzel insan çünkü yavrunda aynı senin gibi korkuya ve karanlığa ait değil ki. Cesarete, aydınlığa, güzele ve sonsuz olasılığa ait.

Peki istemesini nasıl sağlayacaksın. Girdiğin alanda çıkarak. Öğrenmesine, yani denemesine yani aslında yapamamasına izin vererek. Çünkü yapabildiği ve yapmak istediği arasındaki boşluk becerilerini ortaya çıkaracak ve onu zaferlerine taşıyacak.

Yazımı beğendiysen güzel insan, sana bir süprizim var. Bu yazı bütün heyecanımla tedx Ortaklar Fen Lisesi organizasyonunda Boşluğun Zaferi adlı konuşmamın sadece bir kısmı. Dilersen aşağıdaki linkten konuşmamın tamamına ulaşabilirsin. Sonuna kadar dinleme sabrı gösterebilirsen çok sevinirim, sonunu başından daha güzel anlatmışım

Bu ikimiz için o konuşma. Bir sürü hata ve heyecan ve kocaman bir samimiyetle sana ulaşmayı diliyorum konuşmamla.

https://www.ted.com/talks/hilal_catak_boslugun_zaferi