ÇILDIRIYOR MUYUM ACABA?

Yaya kaldırımı kenarındaki 40 Cm yüksekliğinde betonlara (bordür) bakıyorum, çizen mühendise, yaptıran belediyeye, sevgilerimi sunuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde bu yükseklikte bordür yok tur çünkü insanların kullandığı merdiven basamağı 17 Cm olmak zorundadır. Pazar arabaları çocuk arabaları ve engelli arabaları bu yaya kaldırımlarını o zaman rahat kullana bilirler. Araç kapıları en kenarda dursalar dahi kolay açılabilir.

Oto yolların ortasındaki refüjlere, direklere, taş döşemelere, çiçekliklere bakıyorum. Yaptıran bakanlığa, çizen mühendise, candan sevgilerimi gönderiyorum, hepsini yüksek sesle öpüyorum. Çünkü, Gelişmiş ülkelerde bu oto yolların tamamı, hava alanı gibi kullanılabilir. Depremde köprüler kırık metre gibi yıkıldığında, ilk yardım uçaklarla sağlanabilir. Savaş anında havaalanları bombalandığında, bütün oto yollar hava alanı görevi yapabilir. Yüzlerce hava alanımız varmış gibi rahat krizi atlata biliriz.

Şehir içindeki ana yollarda, ilk sırada bulunan-8-10 katlı apartmanlara bakıyorum. Arkasındaki iki katlı dört katlı apartmanlara bakıyorum. Bina sahiplerine, mühendislere, şehir planlamacılarına, imar müdürlerine, imar ve iskan bakanlarına, canı gönülden sevgilerimi gönderiyor, onları sevgi ile kucaklıyorum. Allah aşkına o yüksek katlı binalardan bir tanesi depremde yıkılsa, hastanızı helikopterle alabilirsiniz o enkazlardan. O yol açılıncaya da kadar şehrin ana arteri kapalı kalaca. Zamanında hastaneye yetiştirilemediğinden yaralılar, ölü sayısı ikiye üçe katlayacaktır. Ne olurdu ana arterlerin üstündeki ilk evler 2 katlı, 2. sıradaki evler 4 katlı, 3. Sıradaki evler 8 katlı olsa. Ana arterlerde hem hava sirkülasyonu daha iyi olsa, hem de depremde yıkıldığında yollar kapanmasa, can ve mal kaybımız en aza inseydi.

Meslek odalarının, kooperatiflerin yaptıkları işlere bakıyorum. Mesleklerine uygun işler yapacaklarına, otelciliğe, düğün salonculuğuna, petrol ofisi yapmaya soyunuyorlar. Bunların başkanlarına, üyelerine, denetim kurullarına, sevgilerimi saygılarımı candan gönderip, onları da öpüyorum. Her kurum kendi mesleğine uygun işler ve yatırımlar yapacağına, bilmedikleri ama iyi ziftlenecekleri işlere soyunuyorlar.

Yerel yöneticilerin, Deve- boğa- at- it-horoz güreşi yaptıranlarının da hepsini candan kucaklıyor, öpüyorum. Bu insanlık dışı, çağ dışı, işlere ayrılan paralarla onlarca küçük fabrika kurulabilir, işsizlik azaltılabilir, tarım ürünleri değerlendirilebilir, diye düşünüyorum.

Tank palet fabrikasını parasızlıktan satıp, çağın gerisinde kalmış, savaş tekniğinde artık kullanılmayan, okçuluk vakfına, dünyanın parasını harcayan, o paraları alan, o belgelere imza atan, yetkililerimizin de tamamını canı yürekten öpüyorum. Almasalardı zaten Vatanı düşündüklerine inanır üzülürdüm!

7 Aylık görevi süresince, verdiği sözlerin hiç birisini tutmayan. 7 tane konser düzenleyen. İşsizliğe dair çözüm yolları için olağan üstü oturum yapacağına, konserler için olağan üstü oturumlar yapan. Çalışıyormuş gibi görünen ama çalışmayan şov yapan. Yerel yöneticilerin tamamına, ben ne oldum delisi olup, kendi işini usulüne uygun yapamadığı halde, yerel padişah gibi davranan yardımcılarını da çok seviyorum. Onları da kucaklayıp öpüyorum.

Şimdi sizlere soruyorum değerli okuyucularım, ben çıldırıyor muyum? Yoksa gerçekten sevgi belirtilerimi normal mi gösteriyorum? Normal gösteriyorsam, sizlere de hepinize de candan sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.

Nenemin dediği gibi ' aklımıza mukayyet olalım dostlarım' Sevgiyle sağlıcakla kalınız.