Çok karıştırılan bir şey de, cumhuriyetle demokrasi arasındaki ilişkidir. Bizde demokrasiye cumhuriyetle birlikte geçildiğine ilişkin o kadar yanlış bir bilgi var ki, bunun temeli de maalesef okuyup araştırmamaktan geliyor. Toplumda bu iki kavramın ayrılmaz bir bütün olduğu görüşü hakim. Halbuki durum göründüğünden çok daha karmaşık.
Şöyle ki; 'bütün cumhuriyetler demokrasi değildir; bütün demokrasiler de cumhuriyet değildir; bazı cumhuriyetler demokrasi iken; bazı demokrasiler de cumhuriyet değildir.' desek kafaları daha çok karıştıracağımın farkındayım. Çok verilen bir örnektir. Demokratik Alman Cumhuriyeti (DDR). Hem cumhuriyet hem de demokratik! Öyle midir? Ama gelin bu sarmalı biraz beraber açalım. Mesela diğer ülkeleri bırakalım kendi evimiziniz önünden başlayalım cevaba, kendimize soralım evet Türkiye bir cumhuriyettir ama demokratik midir?
Buna başlarken önce cumhuriyetin ne olduğunu tarif etmemiz yerinde olur. Cumhuriyet, monarşinin rakibi ve ülkemize en uygun alternatifidir. Devlet başkanının nasıl tayin edileceğine ilişkin soruya vereceğiniz yanıttan sadece biridir. Eğer devlet başkanının herhangi bir seçim olmaksızın, belirli bir ailenin (hanedanın) belirli bir veraset usulü ile işbaşına gelmesinden yanaysanız; hiç yumuşatmaya çalışmayın monarşistsiniz demektir. Uzun bir konu ama kısaca değinirsek monarşiler de kendi aralarında farklılıklar gösterir.
Mesela Osmanlı monarşisi, uzun yıllar, pek çok çağdaşı gibi, mutlak monarşi modelindeydi. Yani sultanın egemenliğini sınırlayan ve kayıtlayan bir anayasadan yoksundu. Bugüne bakarsak, meşruti monarşi ya da anayasal monarşi dediğimiz şey, devlet başkanının seçimsiz ve veraset usulü ile işbaşına geldiği sistemin adıdır. Cumhuriyet ise, devlet başkanının seçimle işbaşına geldiği başka bir seçenektir. Yani İster parlamento tarafından seçilsin; isterse halk tarafından seçilsin, devlet başkanının işbaşına gelme yönteminin monarşiden tamamen farklı ve halk odaklı bir modelidir.
Halkı ilgilendiren ve günlük hayata yönetimi yansıtan husus ise, İster monarşi isterse de cumhuriyet ile başa gelen bir devlet başkanına tanınan yetkiler, anayasal bir sorundur. Tamamen sembolik yetkilerle donatılmış devlet başkanları olabileceği gibi; anayasal bakımdan yetkileri hayli geniş devlet başkanları da mevcuttur Günümüzde uygulanan başkanlık sistemleri farklılıklar gösterse de yaklaşık olarak buna tekabül eder. İncelerseniz Cumhurbaşkanları zaman zaman çok geniş yetkilerle donatılmış iken; Avrupa'daki bazı monarşiler sembolik bir hatıradan ibaret kalmıştır.
Mesela, bugün bile 'demokrasinin beşiği' olarak tanımlanan İngiltere, tarihi boyunca, çok çok kısa bir zaman aralığı dışında, hiçbir zaman cumhuriyet olmamıştır. Ama bu veri monarşi ile yönetilen İngiltere'de demokrasi olmadığını göstermez. Tıpkı Danimarka'nın, İsveç'in, Norveç'in, Belçika'nın, Lüxemburg'un, İspanya'nın, Monaco'nun, Hollanda'nın da anayasal monarşiyle, ama aynı zamanda da güçlü bir demokrasiyle yönetilmekte oluşu gibi. Bütün bu ülkeler, aslında günümüzde demokrasinin en gelişmiş örnekleri olarak zikredilirken, devlet başkanlarını seçmezler.
Bu ülkeler için birçoğumuz, tahtın dünyaya yeni gelmiş varislerini, hanedan mensuplarının evliliklerini, pırıltılı ve şık kıyafetli ama hafif orta çağ görünümlü sahneleri keyifle takip eder, hanedan dedikodularına da dinlemeye bayılırız AMA bu ülkelerin ve toplumların gelişmişlik seviyesine genellikle imrenerek bakar ülkemizle kıyaslayarak demokrasilerinin gelişmişliğini özlemle anlatırız.
Monarşi olup demokrasi olanlara birde tersten bakalım, yani cumhuriyet olup demokrasinin 'D' si olmayan ülkelere. Her cumhuriyetin kendine özgü değerleri olduğu söylenebilir. Ama ortak noktası öyle bilsek ve kabul etsek te asla demokrasi değildir. Çünkü pek çok cumhuriyet demokrasiyi barındırmaz. Mesela, Rusya, Sovyetler Birliği iken sosyalist bir cumhuriyetti; bu bakımdan temel değerlerinden biri de, proleterya diktatörlüğüydü. Sonra rejim değişti; ama cumhuriyet yerli yerinde kaldı. Bugün Rusya'da cumhuriyetin temel değerlerinden birinin ve en önemlisinin Putin hakkında öyle ileri geri konuşmamak olduğunu söyleyebiliriz!
Sosyalist cumhuriyet gibi kapitalist cumhuriyetlerde olabilir. Mesela, Çin Halk Cumhuriyeti, elbette cumhuriyettir. Ama demokratik olduğunu söyleyebilecek var mıdır? Örneklere devam edelim. Mesela Kuzey Kore, sapına kadar cumhuriyet galiba! Diğer uygulamaları bir kenara bırakıyorum, bu cumhuriyette yönetim babadan oğula geçiyor. İran İslam Cumhuriyeti gibi uç örnekler de var tabiî. İran'da demokrasi olduğunu söyleyen gerçekten var mı? Suriye, Irak örneklerinde cumhuriyetlerin basit diktatörlükler, hatta aile diktatörlükleri olduğunu da görebiliriz. Arap krallıkları ise, demokrasiden uzak rejimler. Monarşiler, ama demokrasi değiller. Latin Amerika ülkeleri, uzun yıllar boyunca cumhuriyet altında askerî diktatörlüklerle yönetildiler.
Yani cumhuriyet, diktatörlüğü kesinlikle engeller fikrini kafalarımızdan silmemiz ve nasıl olsa bir şey olmaz rehavetinden çıkmamız gerekir. Bizim o ülkelerden farkımız ve şansımız, İngiliz Hükümetinde Başbakanlık görevini üstlenmiş olan Lloyd George'un 'İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya'da çıktı. Hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi?' diyerek hayıflandığı ATATÜRK gibi bir dünya liderinin bu topraklardan, aramızdan çıkmış olmasıdır. Ulu önderin ta o zamandan bu zamanları ön gördüğü dünyada ve Türkiye'de yaşanacak sorunları ve ardından tavsiyelerini belirttiği Nutuk'u gerçekten okuyup, uyguladığımızda Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet payidar kalacağından kimsenin şüphesi olmasın. Yüce Türk Milletinin, Onun kurduğu cumhuriyeti yine onun fikirleri ışığında daha da geliştirebileceğine ve ülkemizi onunda hayal ettiği muasır medeniyetler seviyesine çıkararak imrendiğimiz ülkeleri geçeceğine inancım tamdır.
Bu vesileyle dünyanın en büyük liderlerinden, Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün 'TÜRK milletinin tabiat ve adetlerine en uygun idare' olarak tanımladığı Cumhuriyetin 96. Yılını kutluyor ve demokrasisi daha da gelişmiş nice bayramlara erişmeyi diliyorum. Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, şuan ülkemizde ve sınır ötesinde hainlerle mücadele eden tüm Mehmetçiklerimize de Allah'tan kolaylıklar diliyorum.