Beyaz ve geniş kanatlarıyla süzülürken yükseklerde…

Salıncakta buldu kendini. Düşer düşmez… Gözlerini 'korku' ile açtı. Tüm içgüdüleri tam gaz hareket halindeydi. Elleri yandaki ipleri sıkıca kavramıştı. Altında uzanan yeryüzü zeminine yabancı gözleri, radar misali tarıyordu araziyi… Salıncak kendiliğinden sallanıyor, öne gelirken yüzüne çarpan hava akımı ile gözlerini kısıyor, arkaya çekilirken sanki bir meltem ensesini gıdıklıyordu. Düşeceğini bilmiyordu o ilk zamanlarında ama 'korku' hep mevcuttu. Sarkaç tarafından en uç noktalara savrulduğu, yani yeryüzünden en fazla uzaklaştığı anlarda nabzı hızlanıyor, kalbi sanki göğüs boşluğundan karnının içine doğru çekiliyordu.

Tüm bu devinim kontrolü dışındaydı en başında. Zamanla ufak tefek müdahalelerde bulunabileceğini keşfetti. Bacaklarını öne uzattığında ve arkaya kırdığında ivmenin yönü değişebiliyordu. Vücudunun ağırlık merkezini kullanarak hızlanıp yavaşlayabiliyordu. Değişmeyen tek şey ise, salınımdı. Durmak mümkün değildi ve 'korku'…

Sonra diğerlerini fark etti tek tek… Onlar da sallanıyorlardı. Bir gün, bir tanesi isimlendirdi 'korku'yu. Ertesi gün, bir diğeri düştü salıncaktan gözlerinin önünde ve yok oldu aynı anda. Artık düşeceğini biliyordu, 'korku'su somutlanmış ve bin misli büyümüştü. Tüm kuytu ve köşelerini araştırdı kendince yeryüzünün, düşündü taşındı. Aradı ama bulamadı bir türlü yok olanı…
Unutması gerekiyordu o zaman. Yoksa tutunamazdı salıncağın iplerine.
Günler günleri kovaladı unutma azmi içinde. Hayaller kurarak hiç düşmemek üzerine…
.
.
.
Elleri, elleri sıkı tutamıyordu ipleri. Kolları… Kollarında da bir gariplik vardı. Küçülmeye mi başlamışlardı? İşin garibi vücudunun geri kalanında bir değişiklik yoktu. Her salınımda daha bir zorlanıyordu incelen parmakları ve pazıları ağırlaşan kütlesi karşısında. Böyle giderse her an düşebilirdi. 'Korku' geri gelmişti, aslında hiç gitmemişti belli ki. Saklanmış bir yerlerde ve daha da büyümüştü içten içe. Sırtında bir ağırlık... Arkasını göremiyordu. Belki de kambur olacaktı son günlerinde…
-Olsun, diye düşündü, düşmekten iyidir yine de…
Elleri ve kolları küçülüyordu, giderek küçülüyordu…
İlk anından beri ona eşlik eden 'korku' büyüyor, giderek büyüyordu…
Salıncağın ipini kavrayamaz olunca ufacık eller ve hızla çakılacağını düşünürken zemine…
.
.
.
Beyaz ve geniş kanatlarıyla, yeniden süzülüyordu yükseklerde.
O, sırasını savmıştı.