Prof. Dr. Ercan, Ege Denizi'nde Santorini adasında son günlerde en büyüğü 4,8 Richter ölçeğinde olan küçük depremler ve sürekli meydana gelen depremciklerin, bölgedeki yer hareketlerinin yanardağ kökenli olduğunu gösterdiğini belirtti. Ercan, "Depremlerin odak derinlikleri 1 ile 5 km arasında ve bu da yer sarsıntılarının yanardağ kökenli olduğunu gösteriyor. Mağma odasında 250 bar’lık bir basınç artışı ve 2200°C sıcaklıkla yer kabuğunu delip püskürme isteği var" dedi.
Ercan, böyle bir patlamanın, M5 ile M7 büyüklüğünde büyük depremler üretebileceğini ve bu dalgaların Ege Adaları, Mora, Girit, Peloponez ve Türkiye'nin Teke Yarımadası kıyılarını etkileyebileceğini vurguladı. Ayrıca, Santorini ve çevresindeki yerleşimlerin boşaltılmasının ve deniz ulaşımının kısıtlanmasının gerekebileceğini ifade etti.
Jeofizik biliminde yanardağ patlamalarının üç temel belirtisi olduğunu belirten Ercan, Santorini’de bu belirtilerin üçünün de gerçekleştiğini ancak bu belirtilerin her zaman patlamaya yol açmayabileceğini de belirtti. Ercan, "Bazı durumlarda patlama 1 hafta, 1 yıl veya daha uzun bir süre sonra olabilir ya da hiç olmayabilir. Ancak bu belirtiler göz önüne alındığında, bölgedeki tehlikenin dikkate alınması gerekiyor" dedi.
Son olarak, Ercan, Türkiye’deki Tendürek ve Ağrı Dağları'nda da benzer jeofizik belirtilerin gözlendiğini belirterek, bu tür patlamaların potansiyel etkileri hakkında daha dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekti.