Türkçemize hadise olarak girmiş ,olay kelimesiyle eş anlama bürünmüştür .. Elbette hadis büyük bir hadisedir ,olaydır …Önemi yokmuşçasına kafamızı öbür tarafa çeviremeyiz ,lakin hayatımızın merkezine alacak kadar ,hayatımızı hadisler ışığında yön tutturma gibi bir durumun içine sokamayacak kadar sıkıntılı bir konu dur hadis…Hemen nedir ki bu sıkıntılar ,diye öğreniverme aceleciliği biliniyor ki ,insanoğlunu sarmıştır ..Lakin bu sıkıntılar günü birlik sıkıntılar değil, ademoğluna ruh üflenmesinden beridir mevcuttur..
Peygamberimizin her sözüne hadis ,her kullandığı eşyayı takdis ,her sevdiğini kutsamak olarak bize sunulan hadis tertiplerini İslam'ın şartı gibi algılatmak bazı aklı evvellerin vazifesi haline gelmiştir.. Herkes tarafından bilinen bir olay şöyle cereyan etmiştir ,şam civarlarında bir eve misafir olan bir genç evin kızını beğenerek almak ister ,ikinci gelişinde peygamberin emriyle gelmişçesine kızı ister kızın babası da bu emre karşı gelecek değil ya verir kızı ,bu hadise peygamberimize anlatıldığında kim ki bana isnat ederek yalan uydurursa cehennemdeki yerini hazırlasın der...bu söz adeta hiç söylenmemişçesine ,binlerce belki de, bir iddiaya göre bir buçuk milyon yalan hadis bu dinin içine zerk edilme tarzıyla boca edilmiş ,tatbiki ve fikrini empoze etme vazifesini ,aklını kullanmayan bir güruh olarak davranan araştırmadan muaf ,duyduğunu iman zanneden kimlik olarak Müslüman düşünce olarak mistik Hint gurusu, davranış olarak kendinden görmediğini hemen aforoz eden Hristiyan papazı gibi davranan bir cühela takımı ....
Biz bu hadis diye bilinen milyonun birini, hatta en masumunu dile getirelim ...Ebu bekir diyesiymiş ki imamlar kureyşten olacak bu sözü de peygambere isnat ederek söyleyesiymiş ..Ebu Bekir'in sözü şudur...Peygamberimizin vefatından sonra seçilecek olan emiri ensar kırılmasın diye emir bizden yardımcıları Ensar'dan olsun diyerek orta yolu bulma maksatlı söz arkasına ilave alarak İMAMLAR kureyşten olmalıdır referansı haline getirilmiştir ..Halifeliğinde ümmet Allahın halifesi nişanesini vermeye çalışsa da Ebu Bekir ısrarla halife-i resulullah dedirtmiştir...Ömer bizim emirliğimize karşı çıkanlar ancak davası batıl olan veya günahtan kaçınmayan ,felaket çukurundaki kimseler karşı çıkar derken bu sözünü evirerek kureyşe karşı olan felakettedir manasını doğurtmuşlardır ..İslam adına söz söyleme yetkisini eline geçiren bir başka zat [zahiruddin el-beylaki] arabı ve kureyşi sevmek imandandır diyerek sözü bir başka boyuta taşımıştır ..Bir başkası kureyşin arkasından gidin önüne geçmeyiniz diyerek kutsama ameliyesine dalmışlardır ...
İmamlar kureyştendir sözü zamanla evirilerek halifeler kureyşten formuna sokulduğunda hem halifeliğin gücü kureyşin kutsallığıyla sentezlenerek halifelik dini bir statü ve mistik bir kutsallığa dönüşmüştür ..Bu dönüşümü başarabilmek için resulullahın kaftanını giyerek cuma hutbelerine çıkıp mübareklik kazanıp ,Allah'ın halifesi ve seçkin kulu diye adlandırılmaları için her türlü reklam yapılmıştır ...HZ Ebu Bekir ile başlayıp ,Ömer'in oluşturduğu şura ile kureyş tekeline dönüşen hilafet Osman dönemi ile dünya hırsının merkezi haline gelmiş emevileşmenin tohumları atılmıştır ...Muaviye ve onun bağnaz taraftarı emevi den başka birinin halifelik arzuetmesi küfürdür diyerek kahtaniler ile başka bir çatışmayı hazırlamışlardır ...daha başkaca da kureyşin kutsanmasını amaçlayan çeşitli hadisler uydurulmaya devam etmişlerdir...
Yıllarca İslam ümmeti halife kureyşten mi olacak ,yoksa dışarıdanda olabilir diye tartışmışlar zaman zaman kılıçlar çekilerek bu yalan hadis uğruna sayısı belirsiz ümmet can vermiş ...Bu hesap yüzlerce yıl karlılık alanına dönüştürülmüş ,yani rant devşirilmiş ,doğruyu savunmaya kalkan yiğitler şehadete ermiş ...Yapılan savaşa bakıyoruz tarafları kimler diye ,Allaha değil güce tapan güçlü olmak için her yolu mubah gören imansızlarla, Allah'ın güvenini kazanmış iman sahipleri ...kur an nisa 58 de liyakat ve adaleti varlık şartı olarak bize bildirmiş ,eğer kur an la savaşıyorsan her türlü uydurmayı kendine rehber edinebilirsin …
Biz sadece bir uydurmanın tarih üzerindeki etkilerini değinmeye çalıştık, elbette ki her şeyin en doğrusunu Allah bilir...