N.Y., özel bir banka şubesinden çıkarttığı kredi kartı kullanması için kardeşine verdi. Bankayı da yazılı olarak 'Harcama 700 liraya ulaştığında tarafıma SMS yoluyla bildirilmesini istiyorum' şeklinde sıkı sıkı tembihleyerek talimat verdi. Kardeşinin kullandığı kredi kartının bilgilerini ele geçiren üçüncü kişi kartı kullanmaya devam etti. Kartın harcama limiti 700 lirayı aşmasına rağmen iddiaya göre banka şubesi, kart sahibine herhangi bir bildirimde bulunmadı. Biriken borç için tüketicinin kapısını çalan banka şubesi, tahsilat için haciz işlemi başlatınca tüketici parayı ödemek zorunda kaldı. Mağdur tüketici ise kartın bilgilerini ele geçirip harcama yapan şüpheli hakkında dava açtı. Sanık hakkında 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde, 'Başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama' suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)'nun 245/1. Maddesi kapsamında ceza davası açıldı. Sanık, hapis cezasına çarptırıldı. Bu süreçte ödemek zorunda kaldığı parayı tahsil etmek isteyen tüketici 2. Tüketici Mahkemesi'nde hem sanık hem de banka şubesi hakkında dava açtı. Davalı bankanın harcama miktarının 700 TL'yi geçmesine rağmen kendisini bilgilendirmediğini, dolayısıyla diğer davalı ile birlikte müteselsilen ve müştereken sorumlu olduğunu ileri sürerek kredi kartıyla bilgisi ve rızası dışında yapılan harcamaların davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini talep etti. Davalı banka avukatı, davacının kredi kartını rızası ile başkasına teslim ederek şifresini paylaştığını, yapılan harcamaların şifre ile yapıldığını, müvekkilinin yapılan her bir harcamadan davacıyı bilgilendirme gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının tamamen kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istedi.
2. Tüketici Mahkemesi, davalı sanığın davacıya ait kredi kartından davacının bilgisi ve rızası haricinde harcama yaptığı, anılan davalının ceza yargılaması sonucunda mahkumiyetine karar verildiğine dikkat çekti. Bu davalının harcamaların tamamından sorumlu olduğu, davacının kartın ve bilgilerinin üçüncü kişiye geçmesinde yüzde 50 oranında müterafik kusurunun bulunduğuna hükmetti. Davalı bankanın davacının talimatına rağmen davacıya bilgilendirme mesajı göndermediği, objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmediği, mesaj gönderilmesi halinde zararın büyümesinin önlenebileceğine vurgu yaptı. Mahkeme; davalı bankanın da yüzde 50 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın davalı sanık yönünden kabulüne, banka yönünden kısmen kabulüne hükmetti. Kararı her iki taraf da temyiz edince devreye giren Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, kararı bozdu. Kredi kartının kural olarak kart üzerinde adı soyadı yazılı kart hamili tarafından ve kredi kartı sözleşmesi hükümlerine uygun şekilde kullanılması gerektiğine dikkat çekilen kararda; tüketicinin kartı kurallara aykırı bir şekilde kardeşinin kullanımına sunduğuna vurgu yapıldı. Daire; bankanın kusurunun olmadığı vurgulanarak, mahkeme hükmünün bozulmasına karar verdi. Yeniden yapılan yargılamada 2. Tüketici Mahkemesi, ilk kararında direnerek olayda kart bilgilerini çalan sanık ile bankanın olayda kusurlu olduğuna hükmetti. Kararı davalılar temyiz edince devreye Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Emsal nitelikte bir karara imza atan Genel Kurul, mahkemenin direnme kararını yerinde buldu. Genel Kurul'un oy çokluğu ile aldığı kararda; davacı N.Y.'ın kredi kartını kardeşine kullandırmak suretiyle kredi kartı sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğuna vurgu yapıldı. Kredi kartı hamili olan davacının, bankaya talimat vererek dönem içi harcamalarının 700 TL'ye ulaşması halinde kendisine SMS ile bilgi verilmesini talep ettiğinin hatırlatıldığı kararda; 'Dosya kapsamı ve kayıt altına alınan telefon görüşmelerinden talimatın varlığı belirlenmiştir. Davacının harcamaları ile birlikte kart harcama limitinin 700 TL'yi aştığı halde davacıya bilgi verilmemiştir. Davalı sanık, kredi kartı ile alışveriş yapmaya devam etmiş, davaya konu tutara ulaşılmıştır. Davacının talimatına rağmen banka tarafından bildirim yükümlülüğü yerine getirilmediğinden, banka kusurlu olarak zararın artmasına sebebiyet vermiştir. Banka tarafından SMS mesajı gönderilmesi halinde zararın büyümesi önleneceğinden, birer itimat kurumu olan bankaların objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından sorumlu olduğu kabul edilmelidir. Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında kredi kartını kendi iradesi ile başkasına devredip kullandıran kart hamilinin bu kart ile yapılacak harcamalardan sorumlu olacağı, davalı bankaya atfı kabil kusur bulunmadığı, bu nedenle hükmün bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Hal böyle olunca; yerel mahkemece bankanın da kusurlu olduğuna yönelik verilen direnme kararı yerindedir. Ne var ki, kusur oranı Özel Dairece incelenmediğinden, bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir. Direnme kararı yerinde olup kusur oranına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine oy çokluğu ile karar verildi' denildi.