İTİRAFNÂME

İTİRAFNÂME

Uzun zaman önce, birileri gaflette bulunup bana bir soru sordu.

-Sen hiç yalan söylemez misin?

-Mmmmm… (Sıkışmış durumdayım) ('Kem küm' etmeler ve sonunda) Yaa, herkes bir iki kez söylemiştir… Çok gerektiğinde… Bazen birinin iyiliği için olabilir… Öhööö… Öhööö… (Birkaç yutkunup sonra kendini savunma içgüdüsü ile) Tamam da önemli olan bu işi zanaat haline getirmemek. Bazıları sürekli söylüyor mesela. Hiç rahatsız olmadan. ('Ben rahatsız olurum' u ima edince iyice rahatlıyorum ve kendimden emin devam ediyorum) Alışkanlık haline getirmek yani…

…Ne kadar öncesiydi bilmiyorum ama, o soru yıllarca beynimin içinde döndü durdu. Evirdim çevirdim o soruyu, büktüm, yoğurdum hafiften ve bugüne kısmetmiş bir yazıda derleyip toplamak istedim. Soru şudur aslında:

-Sen yalancı mısın?

Cevap da şudur (ki bu da kuvvetle olası yine bir yalan olacaktır):

-Hayır değilim.

-Neden? diye sorulur o zaman.

Sonsuz sayıdaki cevaplar şu şekilde sıralanır:

-Yalancı değilim, çünkü ben mahallemde 'akıllı' diye adlandırılan bir çocuk olarak büyütülmenin tam gazıyla, ileride bana en kesin yoldan prestij ve maddi güvence getireceği için tıbbı seçtim ve doktor oldum.

-Yalancı değilim; üniversitede okurken yakın arkadaşlarımın çoğu siyasi ve sosyal aktiviteler gerçekleştirirken, ben hem onlarla hemfikir olup, hem de bir tek yürüyüşlerine bile katılmadım.

-Yalancı değilim, doğduğum büyüdüğüm kentin topraklarına bir ağaç dikmediğim gibi, bunca yıl boyunca talan edilişini umursamadığım gibi (umursamak eyleme geçmektir çünkü), kendimce kaçıp oralardan, sessizce köşeme çekildim.

-Yalancı değilim, sağlık ocağında beni görevlendirdikleri zaman, saha çalışması için pratiğe yönelik hiçbir ön formasyonum olmadığı halde, duruma uyum sağladım.

-Yalancı değilim, ilaç firmalarının ürünlerini bize takdim ettikleri ve 'seminer' adı altında ağırlandığımız davetlere hiç tereddüt etmeden iştirak ettim, engin bilgilerini bizlerle paylaşan ve firma yetkililerinin huşu içinde ağırladıkları profesörlerimi gıpta ile pürdikkat izledim.

-Yalancı değilim, kadın-erkek ilişkileri veya insan cinselliği ve üreme kavramlarına dair bize empoze edilen normlar ve dayatmalar hiçbir zaman aklıma ve mantığıma ve duyguma yatkın gelmese de, evlenip 'nikah cüzdanı' sahibi olmayı tercih ettim.

-Yalancı değilim, çünkü annem ve babamla bir türlü göbek bağımı koparıp, 'yalnız' hissetmeye cesaret edemediğim için hem onlara hem kendime yıllarca eziyet ettim.

-Yalancı değilim, insanın ve insanlığın dramını her zaman hücrelerimde hissettiğim halde, çocukken seyrettiğim filmlerdeki gibi mutlu ve korunaklı bir aile sahibi olma hayalimi gerçekleştirmek; ebeveynlerime yüklediğim eksikliklerimi gidermek için dünyaya iki yeni çocuk doğurdum. Bir taşla iki kuş vurdum yani.

-Yalancı değilim; özellikle eğitimin ve sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiğini düşünür ve savunurken, çocuklarımı özel okullarda okuttum ve halen okutuyorum. Para kazanmayı becerememiş olsam da, beş sene boyunca muayenehane çalıştırdım.

-Yalancı hiç değilim, insancıl ve sempatik ve cicili bicili ve çoooooook rahat bir 'selfie'lik görüntü sergilerken; içimden, birçok zaman, kedimi ve köpeğimi alıp daha uzak bir köşeye saklanmak geliyor. Çok sevdiğim kedi ve köpeğimi de kısırlaştırmayı ihmal etmedim. Hayvanları çok severim.

-Yalancı değilim; gözümün önünde 'SAVAŞ NARALARI' atılırken; anneler, kardeşler, babalar, sevgililer ve en korkuncu da çocuklar paramparça olup havada külleri uçuşurken; ben sosyal medya hesaplarımda 'tüh tüh! Biz adam olmayız' vb. dövünmekten başka bir şey yapmıyorum. Tüm dünyanın ve ülkemizin bir bütün olarak ve her birimizin tek tek sefaletin ve rezilliğin dibine vurduğumuz bu günlerde, sokaklara çıkmıyorum, çığlık atmıyorum.

-Yalancı değilim; ...

-Yalancı değ…

Yalanc…

Yalancıy…

Yalancıyım.

Velhasıl yalancıyım ben, en alasından.

Çünkü korktum hep.

Halen korkuyorum.

Savaştan korkuyorum.

Şiddetten çok korkuyorum.

Açlıktan korkuyorum.

İşkenceden korkuyorum.

Ama en kötüsü

Bazen insanlardan korkuyorum.

Daha daha kötüsü ise,

Bu ülkede, bu coğrafyada, şu son günlerde…

Giderek korku katsayım büyüyor.

Ya siz?

Hiç yalan söyler misiniz?

Hiç kimselerden daha az?

Herkeslerden daha çok?

Biliyorum, biliyorum.

Kasılmanıza, tedirgin olmanıza gerek yok.

Siz de yalancı değilsiniz.