İYİ Kİ

Yağmurlu havaları çok severdi. İyi ki en üst katta oturmuyordu. Ne çekmişti Hanife Hanım şu köhne apartmanın çatısından. İki senede bir, en olmadı üç senede bir araz çıkarırdı bir tarafından. Diğer daire sahipleri hiç umursamaz. Ev sular içinde kalır, maddi manevi sıkıntı yani... Yok, yok... İyi ki en üstte oturmuyordu. Tabii bodrum katının da kendine göre problemleri yok değildi. Gerçi bahçe katı deniliyordu artık. Yazları biraz zor geçiyordu açıkçası. Yoldan kalkan toz, toprak, egzoz kokusu, araba kornaları... Pencereleri kapatamazsın... Bunalırsın...

Amaaaan... Üstlerindeki Şakir Bey Amca da aynı durumlardan muzdarip değil miydi? Ne fark ediyor ki? diye geçirirken içinden hafifçe gülümsedi. Bir de apartmanın tam girişinde kapıları... Gelene gidene laf anlat.

- Üçüncü kattaki Ayşe hanım'a geldikdi. Biz beşinci dereceden yeğenleriyiz. Neredeler acaba?

- Altı nolu daire pizza ısmarlamıştı. Zillerini çaldım, ama açan yok. Bozuk olmasın...

Zor iş yani... Ben yapamazdım diye düşündü yine hep aynı kalender hoşnut ifade yüzünde. Ne de güzel yağıyordu yağmur. Demirli ve telli salon penceresinin iki kanadı da sonuna kadar açıktı. Zaten kış günleri hariç kapanmazdı onlar. Dışarıdaki cıvıl cıvıl koşuşturmanın ıslak kokusu son sürat sızıyordu loş salonun her bir köşesine ve ev hanımı Makbule'nin yüreğinin derinliklerine. Akşam yemeğini hazırlamış, çamaşırlarını yıkamış, küçük kızını yeni emzirmiş ve uyutmuş, anca oturmuş, beş şişle patik örüyordu bebeğine. Oğlu okuldan gelecek, kocası fabrikadan... Akşam yemeklerini yiyecekler neşe içinde...

İyi ki göçmüşlerdi köylerinden. İyi ki...

İyi ki yağmurlu bir gündü... İyi ki...

****

Ne olduğunu anlayamadılar gece vakti. Bir uğultu, ıslak ve derinden...

-Kalk kalk, diye sarsıyordu kocası. Her yer karanlıktı. Murat'ı:

- Anneeee! Anneee! diye bağırıyordu. Yataktan nasıl fırladığını bilemedi. Bacakları baldırlarına dek ıslanmıştı. Eşinin, oğlunun çığlıkları birbirine karışıyordu. Hazal'ı neredeydi? El yordamıyla deli gibi yatağının yanındaki beşiği bulmaya çalışıyordu. Beşiğin yan devrildiğini anlamasıyla...

****

Bebeğini yine yağmurlu bir günde yerleştirdi Makbule nemli ve soğuk toprağın içine. Tüm olanlara rağmen yine o bodrum katta oturmaya devam ettiler. Ancak bu sefer, çaresizce...