Bu bir garip annelik hikayesi, çünkü size anneliğin ne kadar zor olduğundan bahsetmeyeceğim, bitmez tükenmez ev işi çilesinden de, ya da uykusuz gecelerden. İçinde her şeyin dengede olduğu harikulade bir deneyimden, bir yolculuktan bahsedeceğim.

İster doğa deyin ister Allah deyin, inancınız neyse onu deyin. Onun yarattığı her şeyde denge vardır. Fedakarlık yoktur. Gece de 500 kere de kalksanız bunu, dünyada görebileceğiniz en harika eller ve ayaklarla, o muhteşem koku ve en mükemmel gülüşle dengelemiştir. Korkmadan kalbinizdeki tüm sevgiyi açabileceğiniz yegane meleğinizdir. Aşkın her hali güzeldir ya, o aşkın en güzel hallerinden biridir.

Yaşayabileceğiniz en harika, olağanüstü ve mucizelerle dolu deneyimin mahvolmaması sizin elinizde...

Şimdiye kadar annelik adına duyduğunuz başkalarının tecrübelerini unutun. Unutun ve emin olun ki onlar haklılardı ama sadece kendi yaşamları içinde. Hiç kimsenin tecrübesi kimseye derman olmaz. O halde unutun. Sadece anda kalın ve kalbinizi açın.

Bebeğinizi o zaman gerçekten duyacak, ona özel ihtiyaçlarını anlayacak ve yine ona özel ( başka bebeklerle kıyaslanmamış ) gelişim mucizelerini keşfedip destekleyebileceksiniz.

(Size bu yazıyı 2016 senesinde oğlu 5 aylık Hilal'in ağzindan anlatacağım.)

Anne olduktan sonra en çok duyacağım cümlenin 'çok zor demi' olacağı bin yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Oğluma hamileliğimin 7. ayında kadın erkek beni gören herkesin ilk cümlesi 'çok zor değil mi' oluyor! Sonra başlıyor peşi sıra cümleler gelmeye,'' kaç gece uykusuz işe gittiğimi ben bilirim, ya da günlerce evden çıkamamıştım delirmek üzereydim… Kocamla sürekli kavga ediyorduk, o güne kadar katlandığım hiçbir şeye tahammül edemez olmuştum''. Bu ve benzeri birçok cümleyi ardarda duyduktan sonra bende de aynısını duymayı ya da en azından hak veren bir cümle, bir işaret bekleyen bir yüz ile karşı karşıya kalıyorum. Ama hayır diyorum ben hiç zor demedim, zor demeye de dilim varmıyor zaten diyorum. Uykusuz gözlerime, fönsüz saçlarıma topuksuz düztaban ayakkabılarıma bakıyor ve diyordu ki 'gece uyuyor mu ?' Yok diyorum 'dün gece 15 dk. bir kalktı !'

'E diyor nasıl zor gelmiyor mu?'

İşte o zaman anlatmaya başlıyorum.

Belki sende bir anne adayısın, merakla söyleyeceklerimi bekliyorsun, belki de bir annesin ve nasıl bir Polyanna olduğumu merak ediyorsun, belki de yeni doğum yapan eşini anlamak isteyen bir eşsin. Kimsen hoş geldin ve emin ol merakına değecek.

Ayrıca bilmeni isterim ki hamileliğimin 27. Haftasında erken doğum riski ile karşılaştım, doğuma kadar 75 gün sırtüstü yatıp her gün defalarca sancı çektim, evden ilk defa 115. gün çıktım. Bebeğim 3 aydır gecede ortalama 15 ila 20 kere kalkıyor.

Sıra geldi neden hiç zor gelmediğine; öncelikle doğumdan sonraki dönemden bahsetmek istiyorum.

Ben 12 yıldır aralıksız çalışıyorum. Hiç bir isim olmadı ki isimi yaptıktan sonra bebeğimin gözümün içine bakıp bana dünyaları sunduğu gülümsemesi gibi karşılık göreyim. Hayatımda karşılaştığım hiç bir zorluk sonunda onun gibi harikulade kokmadı. Hayatımda tanıdığım en başarılı, en çalışkan, en çok imrendiğim kişiler bile onun gibi gayretli değil. Hiç bir eğlence, hiç bir dizi, hiç bir kitap beni onun çektiği gibi içine çekmiyor. Ondan başka gözümü ayırmadan seyredebileceğim bir güzellik yok. Bir o kadar çaresiz bir kadar heyecan dolu başka bir mucize yok.

Hayatimiz da yaşadığımızı sandığımız sorunların çoğu bir yanılsama ya da başka birikimlerin sonucu. Mesela sn hiç günde kaç kere tuvalete gittiğini saydın mı?

Diyelim ki saydın sonra bir de, aman Allahim birde bunu 12 ay yapacaksın diye düşün dün mü? Düşünsene, yüce Rabbim yarın 7 kere tuvalete gideceğim, bir de inanmazsın hadi evde sıra olmuyor, ofiste o kadar isin gücün içine dalıyorum bir bakıyorum fena gelmiş koştura koştura da gidemezsin, hızlı adımlarla çaktırmadan tuvalete gidiyorum bir de ne göreyim kuyruk. Aman Allah'ım ne yapacağım derken mecbur bekliyorum. Tabi sıra geldikten sonra öyle bir rahatlayım demek olmaz yan taraf duymasın turlu numaralar, kasılmalar derken düşünsene 2 saat sonra tekrar aynisi ve hayatimin sonuna kadar kim bilir kaç günüm kaç saatim tuvalet yoluna heba olacak deyip gözyaşlarına boğulan birini gördünüz mü?

Ya da günde kaç kere bir şeyler yediğini, kahve ya da su içtiğini hesapladın mı sonra bide bu hesabi aylara yıllara vurdun mu? Ki unutmayın bu söylediklerim belli bir sure değil hayat boyu yapmak zorunda olduğumuz şeyler. Bebeklerin dönemleri vardır ve hep farklılaşır.

Öncelikle yukarda saydığım sebeplerden ötürü bebeğinizle ilgilenirken bunu kaç kere yaptığınızı ve sonrasında kaç kere yapacağınızı düşünmeyin. Bu çok saçma ve bir o kadar haksızlık.

An' da kalın.

Bu anda kalmak o kadar kıymetlidir ki başardığınız anda hayat kaliteniz hayal edemeyeceğiniz kadar artar.

Bebekler hep andadır. Ve siz anda olmadığınızda enerjiniz o kadar azalır ki bebek anında hisseder.

Bir sonraki yazımda nasıl an' da kalınır onu yazacağım.

*Fedakarlık konusu ayrıca ele alacağım.

Tüm sevgimle.