Değerli okurlarım;
Sizlere öncelikle en içten saygılarımı arz ederim. 
Sırrı Süreyya Önder’in yukarıdaki kısa videosunu dinledim.

Süreyya Bey bu videoda;
* Teröristin tanımının değiştiğini,
* ⁠Celal  Bayar’ın idama mahkum edildiğini,
* ⁠Menderes ve iki bakan arkadaşının terörist olarak asıldığını,
* ⁠Daha sonra itibar iadesi yapıldığından,
* ⁠Zeybek ve Efe’lerin zamanın terörist ve eşkiyaları olduğunu,
* ⁠Zeybek ve Efelerin yüzlercesinin idam edildiğini,
Bahsediyor.

Sırrı Süreyya Önder’e cevabımdır.

Videoda 40 yılı aşkın zamandan beri bu ülkeyi bölmek, parçalamak isteyen ve parçalamak istedikleri bölümü de emperyalist batı ABD, AB ile İsrail’in emrine verme arzularını gerçekleştirmek için dağlara çıkan;
* Çocukları ve gençleri kadın erkek demeden amacına ulaşmak için dağlara ve terörist kamplarına kaçıran,
* ⁠Amaçlarına ulaşmak, terör yapma görevini verenleri memnun etmek uğruna kadın, erkek, çocuk ve bebek demeden katledenleri,
* ⁠Şehirlerde bombalı saldırılarla masum insanları öldüren, arkalarında binlerce öksüz ve yetim bırakan,
* ⁠Tarihi derinliği, inanç ve kültürü ile dünya milletler camiasının en önünde gelen büyük milletimizi korumak için mücadele eden, savaşan emniyet güçlerimize kahpece tuzaklar kuran, ölümlerine sebep olan, (şehitlerimiz)
* ⁠Binlercesini yaralayan, sakat kalmalarına sebep olarak hayatlarını zorlaştıranlar ile,
* ⁠Son ikiyüz yıl içerisin çok büyük zorluklar yaşayan, hiçbir şekilde hak etmediği devrimler adı altında yapılan değişimlere, sosyal, kültürel, ekonomik ve hukuki asimilasyonlara uğrayarak fakir düşen bu aziz milletin trilyonlarca dolarını heba edenlerle,
* ⁠Bu ülkeyi ve milleti başka devletlere karşı borç batağına sürüklenmesine neden olanlarla,
* ⁠İçlerinde her türlü ırk ve inançtan insanları barındıran,
teröristlerle;

* Kökü Selçuklular kadar uzanan zeybekleri,
* ⁠Egenin ve bilhassa Aydın’ın efelerini,
* Celal Bayar’ı,
* ⁠Adnan Menderes’i
* ⁠Hasan Polatkan’ı,
* ⁠Fatin Rüştü Zorlu’yu 
kendine göre terörist olarak tanımlayarak, dağdaki ayrılıkçı, bölücü, hain ve başkalarının emellerine hizmet edenleri bu konuşması ile masumlaştırmak istemektedir.
Bu bizim yorum ve anlayışımız.

Ama Sayın Önder, esas söylemek istediğini daha açık bir ifade ile milleti ve devleti parçalama gayesi güdenleri “kahraman” olarak mı görüyor.
Ama öyle bir yağma Hasan’ın böreğinin olmadığını da bilmelidir.
Sayın Önder şunu da iyi öğrenmelidir.
Gerek Osmanlı’da ve gerekse de Cumhuriyet döneminde zeybeklerden ve efelerden söylediği gibi idam edilenler de yoktur.

Sayın Önder;
* Bu görüşleri ile 27 Mayıs darbecilerini meşru görmektedir,
* ⁠Darbeciler Demokrat Parti’yi ve hükümetinin yönetenleri, kendi vatan anlayışlarına göre “Terörist” değil “vatan haini” olarak ilan etmişler ve güçten emir alan yargı vasıtası ile de idama mahkum etmişlerdir.
* ⁠İtibar iadesi; aynı zamanda darbenin devlete ve millete karşı gayrimeşru bir baş kaldırı olduğunu tescillediği gibi, darbecileri de halk nezdinde mahkum edilmiş anlamını taşır.
* ⁠Sinema, Tiyatro ve sanat söyleşilerinden de tanıdığımız, TBMM Başkan Vekilliği yapan birisinin bunu ayırt edememesi için de bir şey söyleye dilimiz varmıyor.

Bu vesile ile iki hususun altını kısa kısa notlarla çizmek isterim.

1. Zeybeklik ile efeliğin tarihi köklerinin, kültürünün, söz konusu “vatan olunca” da değişimlerinin,
2. ⁠Abdullah Öcalan’ın durumunun, amacının ve sonucunun,

ZEYBEKLİK ve EFELİK;
* Zeybeklik kültürü bazı kaynaklara göre M.Ö.3000 dayandığı,
* ⁠Başka bir görüşe göre de Zeybekler; selçuklular zamanında, batı Anadolu’da sınırlara yerleştirilen göçebe türkmenler arasından oluşturulan hafif silahlı askerler olduğu,
* ⁠ Osmanlı belgelerinde zeybekliğin en eski deyimi “levendat giysili” dir. 
* ⁠ Leventler, Akdeniz’deki Türk gemilerine korsan olmak için giden Ege gençleri idi.
* ⁠Zeybekler vatan için gönüllü olarak mücadele etmeleri sadece “Milli Mücadele” ile sınırlı değildir.
* ⁠Osmanlı Devleti ekonomik, sosyal, idari sıkıntılar başladığında 18. YY.’da eşkiyalıklar başlayınca halk arasında (Zeybeklik- efelik) olarak isimlendirilmiş,
* ⁠Zeybeklik; Aydın, Saruhan, (Manisa) ve Menteşe (Muğla) sancaklarında yaşamıştır.
* ⁠Zeybekler çetelik yapmışlar ama hiçbir zaman bugünkü teröristler gibi;
   > Ülkeyi ve devleti parçalamak gibi düşünceleri olmamıştır.
   > Katliamlar yapmamışlardır,
   > Irza ve namusa dokunmamışlardır,
   > Başka devletlerden beslenmemişler ve onlardan destek almayı bile düşünmemişlerdir.
   > İçlerinde Yahudi, Ermeni ve başka ırklardan insanlar olmamıştır.
   > Zaman zaman masumları korudukları da olmuştur.
   > Dağlara kadınları, kızları ve gençleri zorla kaçırmamışlardır.

* ⁠Aydın yöresinde tanınan ve meşhur olmuş Efeler;
Atçalı Kel Mehmet, Çakırcalı Mehmet Efe,
Kamalı Mustafa Efe, İnce Mehmet Efe, Çavdarlı Murat Efe, Abalı Efe, bunlar aynı zamanda bu yörelerde hala söylenen türkülerde, anlatılan halk hikayelerinde yaşamaktadırlar.

Yine Aydın ve çevresinde en fazla tanınan efeler ise; zeybeklik hayatlarının bir döneminde kurtuluş Savaşı’nı yaşamışlardır. 

Bu zeybek ve Efeler kurtuluş Savaşı’a iştirak etmişler, vatan müdafaasında ve düşmanın ülkeden defedilmesi için çok büyük gayretler sarf etmişlerdir. 

Bu efelerin düşmana karşı yaptıkları gece baskınları, doğrudan ve planlı saldırıları da tarihi kayıtlara girmiştir.

Bunlardan yine bazıları askeri rütbelerle taltif edilmişlerdir.

Bu zeybek ve efeler;
Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Mestan Efe, Cafer Efe, Gökçen Efe, Danişmentli İsmail Efe, Kara Durmuş Efe ve İsmail Efe gibi isimlerdir.

ABDULLAH ÖCALAN’A GELİNCE;

* ⁠Hukuksuzluğa hiçbir şekilde baş vurmasaydı,
* ⁠Teröristlik yöntemleri ile başarıya ulaşılamayacağı konusunda öngörüsü olsaydı,
* ⁠On binlerce masum insanın ölümlerinin vebal ve mesuliyetini dikkate alan bir vicdan sahibi olsaydı, 
* ⁠Bin yılı aşkındır bir ve beraber yaşayan, aynı inancı paylaşan ve böylece din kardeşi olan, evlilikler iç içe girmiş, insanların arasının açılmasına çalışmasaydı,
* ⁠Selahaddin Eyyûbi’yi ortak değer olarak kabul edebilseydi,
* ⁠Aynı hukuk ve inanç altında yaşamış olan Müslümanları birbirinden koparmaya çalışmasaydı,
* ⁠Böyle silahlı mücadelenin hiç bir zaman başarı getirmediğini araştırsaydı ve inansaydı,
* ⁠En önemlisi başka devletlerin emrinde hareket etmeyi büyük bir “zül” olacağına inanabilseydi,
* ⁠Böyle onursuz ve hukuksuz mücadelenin G gününde hesabının verilemeyeceğine de inansaydı,

* Sonuç olarak siyasi, tarihi, inanç ve kültür derinliği yeterli olsaydı, yukarıdaki yöntemler yerine mücadelesini fikir ve düşünceler üzerine bina ederdi.
* ⁠İstediği neticelere ulaşamamış olsa da,  tarihe adını yazdırır ve “kahraman” bile olabilirdi,
* ⁠Şimdi ise Türk tarihinde “Bebek katili” ve “Terörist başı” olarak anılıyor ve anılmaya devam edecektir.
* ⁠Halbuki Cumhuriyet tarihinde çok büyük siyasi mücadele örneği sergilemiş olan Menderes ve Erbakan’ın mücadelelerini kavramış, kendine örnek almış olsaydı bugün durum çok farklı olabilirdi.

Son olarak; 
Böyle birinin arkasına takılanlarınlarında G gününde adil bir şekilde görülecek olan hesaptan kurtulamayacak olmaları gerçeğidir. 
Selam ve dua ile ramazanınızı kutlar, bayramınızı tebrik ederim.