Çok değerli okurlarım. Önce Bu günkü yazımıza, içeriğinde barış ve esenlik ile selam verilen kişiye bana güvenebilirsiniz anlamlarını ifade eden Allah’ın selamı olan “Selamünaleyküm” diyerek başlamak istiyorum.
Sizlere hayırlı günler dilerim.
Muhterem okurlar; Seçimlerin yapıldığı 31 Mart’tan beri gündemden düşmeyen bir konu Ak Parti’nin oy kaybı meselesidir.
Halbuki;
2002 yılından beri yapılan;
* Genel seçimlerden,
* Yerel seçimlerden,
* Tüm referandumlardan,
Ak Parti’nin birinci parti olarak başarıyla çıktığını görüyoruz.
Burada en büyük pay sahibinin;
* Milletimizin çoğunluğu tarafından sevilen,
* Yine aynı çoğunluk tarafından desteklenen Recep Tayyip Erdoğan olduğunun da ayrı bir gerçek olarak öne çıktığını da yaşayarak gördük.
* Teşkilatlar, MV.‘leri ve diğer unsurlar 2.,3.,4. hatta 5. Planda kalmıştır.
* Teşkilatlarda görev alanlar, MV.’leri hatta Bakanlar bile, İl’lerinde, İlçe, belde ve köylerde çok fazla bir şekilde Sayın Genel Başkanın ağzından çıkanları tekrarladıklarını görüyor ve duyuyoruz.
* Vatandaş ise kendisinin dinlenilmesini, meselelerinin ilgili birimlere aktarılmasını, yaşadığı yerin güzelleştirilmesini,
* Yaşamının kolaylaştırılmasını,
* İhtiyaçlarının çabuk ve her zaman giderilmesini, dolayısı ile geçim derdinin olmamasını,
* Geleceğe güvenle bakmayı istemektedir.
* Bir diğer önemli husus ise halkımız, bilhassa gençlerimiz hem kendileri ile ilgili olduğu gibi gelecekleriyle alakalı yeni şeyler duymak istiyorlar.
* Tüm teşkilatlar ve diğer görev yapanlar bunlara tümüyle cevap verebiliyorlar mı?
* Bu duruma uzun zamandır evet diyemiyoruz.
* Çünkü Ak Parti, Adnan Menderes’in DP.nin, Demirel’in Adalet Partisi’nin aştığı, çok büyük hizmetlerine rağmen %50 barajını aşamamıştır.
* İşin burasının düşünülmesi gerektiğini önemsiyorum.
Bu düşünce ve görüşlerden hareketle 2024 yılına gelindiğinde ne oldu da Ak Parti ikinci parti oldu.
Bu sorunun cevabının;
* Başta Genel Başkan olmak üzere,
* Gerçek anlamda Ak Parti’ye gönül vermiş olan insanlarımız tarafından,
* Ak Parti’nin başarısı için çaba harcamış kişilerce,
* Ak Parti’nin tüm Türkiye’de ki kuruluşunda samimi bir şekilde görev üstlenmişlerce,
* Bilhassa 22.Dönemde MV olmuş kişiler tarafından,
* Sonraki dönemin Ak Parti gönüldaşı Milletvekillerince,
* Ak Parti’nin samimi üyelerince,
* Ak Parti’de beklentisiz, şahsi menfaatini düşünmeden kuruluşundan bugüne görev yapmış ve yapmakta olan teşkilat mensuplarınca,
* Halkımızın ama amatörce, ama profesyonel anlayışla siyaseti yakından takip edenleri tarafından,
* Tüm İslam aleminde yaşayan Müslümanlarca,
* Dünyada Türkiye’nin dostu olanlar tarafından,
* Yine Yeryüzünde Ak Parti’nin başarılı çalışmalarını takip eden Türkiye’yi ve Ak Parti’yi sevenlerce,
* Ayrıca yeryüzünde Ak Parti’yi kendisine örnek alan siyasi kuruluşlarca,
* Ak Parti’nin iktidardan düşürülmesi için çok büyük çaba harcayan güçler tarafından,
* Batı’da Ak Parti’nin bu düşüşünü ve gerileyişini nasıl daha hızlı devam ettirebiliriz diyerek, konu üzerinde çok çalışan siyasi ve istihbarat kuruluşlarınca,
Yukarıda saydığımız taraflarca dikkatli bir şekilde arandığını düşünüyorum.
Fazla sözü uzatmadan, çözümü ve cevapları kısaca Hz.Ömer’in benimsediği ve uyguladığı yönetim ilkeleri ile cevaplayabiliriz.
“Hz.Ömer’in yönetim ilkeleri bugün bile geçerliliğini koruyan prensiplere dayanmaktadır.
Hz.Ömer’i başarılı kılan Hz.Peygamber’in (SAV) dizinin dibinde yetişmesinin yanında, döneminde yine peygamberimiz tarafından eğitilmiş, böylece hak ve hukukun üstünlüğüne inanmış, ümmetin menfaati ve geleceğini düşünen kalifiye olmuş insan kaynaklarına sahip olaması da ayrı bir önem taşımaktadır.
Bütün buna rağmen yine de çalışma arkadaşlarını seçerken “Seçkinci” davranmıştır.
İşte bu anlayışta olan Hz.Ömer çok düşünen, istişareyi çok yapan ve sağlıklı kararlar alarak görev yapan, o günden bugüne ümmetin sevgi ve saygısını kazanmıştır.
Bu sevgi ve saygı bundan sonra da devam edeceği inancındayım.
HZ.ÖMER’İN İLKELERİ;
* İnandığı değerlere olan sıkı bir bağlılığının olması,
* Yöneticiliği geçim kapısı görmemesi,
* Yönetimde Medine’de ki kabile ve demografik yapıyı dikkate alması,
* Ehliyet ve liyakati olanları seçmesi,
* Güçlülük ve güvenilirlik özellikleri ile temayüz etmişler arasında bile “seçkinci” davranması,
* Teftiş mekanizmasını çok iyi çalıştırması ve sıkı bir şekilde takip etmesi,
* İstişareye çok önem vermesi,
* Eleştiriye çok açık olması ve bundan memnuniyet duyması,
* Halka samimi yaklaşması, çok iyi ve örnek davranışlar sergilemesi,
Sayın Genel Başkan R.Tayyip Erdoğan’ın yukarıdaki ilkeleri bilmediğini düşünemeyiz.
* Seçtiği çalışma arkadaşlarının içerisinde de bu düşünce ve ilkelere bağlı olanların bulunduğuna inanıyoruz.
* Son seçimde aldığı oy oranına baktığımızda da halkımızın Sayın Genel Başkanı ve Ak Parti’yi terketmediğini görüyoruz.
* Rakip parti olan CHP’nin başarılı olamadığını, ekonomik problemin sıktığı vatandaşlarımızın yüzer gezer oyları, gizli açık ittifak yaptığı DEM Partinin desteğinin yanında, İYİ Parti’den kaçan seçmenlerin oylarını alarak seçimden çıktığını görüyoruz.
Şimdi, Ak Parti ve Genel Başkan tarafından yapılması gerekenler;
* Yukarıdaki ilkeleri hayata geçirmek,
* Göreve getirilecekleri seçerken “seçkinci” davranmak,
* Ekonominin çok hızlı bir şekilde düzeltmek,
* Faizlerin hızla düşmesini sağlamak,
* Döviz stoğunu mümkün olduğunca artırmak,
* Eğitimde mesleki branşlara daha çok önem vererek piyasanın istediği gençlerin yetişmesini sağlamak,
* Parti içerisinde saydığımız prensipler çerçevesinde, diğer partilere de örnek olacak şekilde yarışların başlatılmasını, yani bu gün adına “demokrasi” dediğimiz mekanizmanın çok iyi bir şekilde işletilmesini sağlamak olarak gördüğümü acizane ifade etmek istedim.
Selam ve dualarımla birlikte tüm okurlarıma saygılarımı arz ediyorum.
Sayın Genel Başkanımızın tabiriyle;
“Kalın sağlıcakla”
Ahmet Rıza ACAR
Kurucu İl Başkanı
22. Dönem Aydın MV.