Geçtiğimiz günlerde çok hoşuma giden bir roman okudum. Bu sebeple sizlere okuduğum romandan ve bu romanın konusu olan Leonardo da Vinci'nin dev eserinden bahsetmek isterim. Bunlar Leo Perutz'un yazdığı Leonardo'nun Yahuda'sı ve Leonardo da Vinci'nin resmettiği Son Akşam Yemeği.
Kitapta Leo Perutz, ne kadar uğraşsa da Son Akşam Yemeği resmini tamamlayamayan ve resmi tamamlamak için köşe bucak Yahuda kadar kötü birini arayan Leonardo'yu anlatır. Resmin yapılacak olduğu kilisenin rahibi bu sebeple düke şikayete gider. Çünkü aylar geçmesine rağmen eser tamamlanamaz. Leonardo'nun yaptığı sadece kollar ve ayaklardır. Ayrıca sanatçı bazı günler, saatlerce duvara bakarak düşünmekte ve fırça oynatmamaktadır. Bu sırada şehre bir tüccar gelir ve bir kıza aşık olur.
Roman, işte bu tüccarın aşkı ve para hırsı arasındaki karşıtlık üzerine kuruludur. Adamın para hırsı konusundaki tabularının altında ezilmesini ve aşkını bu tabulara kurban vermesini konu eder. Böylece Leonardo aylardır aradığı Yahuda'sını bulmuş olur. Romanda Yahuda'nın günahının İsa'ya karşı olan sevgisine ihanet etmesi olduğunu görürüz. Nitekim Leonardo'da 'Yahuda'nın günahı, kendi sevgisine ihanet edecek kadar kötü olmasıydı' diye ifade eder görüşünü.
Şimdi size biraz Leonardo'dan ve onun Son Akşam Yemeği resminden bahsetmek istiyorum.
Yazarın anlattığı gibi Leonardo'nun köşe bucak Yahuda araması hiç şaşırtıcı değil çünkü Leonardo'nun doymak bilmez araştırma hırsı ve mükemmeliyetçiliği tartışılmaz bir gerçektir. Fakir bir çocukluk geçirmesine ve bilime yönelik hiçbir eğitim almamasına rağmen tuttuğu el yazmalarından bilimsel eserleri okuyabilmek için kendi kendine Latince öğrendiğini görürüz. Onun doğaya karşı olan tutkusu bir ömür boyu sanatçılığının yanı sıra astronomi, fizik, kimya, mekanik, tıp, psikoloji, hidrolik, şehir planlamacılığı, mimari hatta havacılık gibi bilim ve teknoloji dallarıyla da ilgilenmesini sağlar. Bir şeyin nasıl çalıştığını öğrenmek yetmez aynı zamanda olayın niçin öyle olduğunu bilmek ister ve bunun için deneyler yapar.
Romanı okurken de birçok eserini geciktirmesinin veya yarım bırakmasının sebebinin bunlar olabileceğini düşündüm. Çünkü o, bir sanatçı olarak, görünen dünyanın muhakkak araştırılması gerektiğini düşünüyordu. Mükemmel bir eser verebilmenin tek yolu doğayı iyi bilmek ve evrensel bir dil yaratabilmekti.
El yazmalarında da öğrencilerine ve ondan sonra gelecek nesillere bu tavsiyelerde bulunur. Bir makalede okuduğum şu sözleri hiç unutmuyorum. Leonardo'nun defterleri Çin sınavı sonunda toplanan kağıtlara benzer çünkü bu sınavda bir odaya kapatılan öğrenciden bildiği her şeyi sınav kağıdına yazması istenir. Kuşkusuz Leonardo için gelmiş geçmiş en büyük entelektüel diyebiliriz. Çünkü o yaşamı boyunca farklı birçok alanla ilgilendi ve bilgiye karşı hep açlık duydu.
Şimdi sanatçının başyapıt niteliğinde olan Son Akşam Yemeği resmine gelelim. Bu eseri diğerlerinden ayıran fark neydi? Niçin bu eser bir çığır açmıştı?
Resim Milano'da Santa Maria delle Grazie manastırının yemek salonunun bir duvarını kaplamaktadır. Eserdeki farklılık ıslak zemine yapılmak yerine kalsiyum, magnezyum ve beyaz kurşun gibi maddeler eklenerek kuru bir zemine tempera tekniğinde yapılmış olmasıdır. Az önce söylediğimiz gibi sanatçı burada deneysel bir çalışma yapmış maalesef ki bu çalışma resmin günümüze kadar sağlam gelebilmesine engel olmuştur.
Resimde ortada İsa, iki yanında ise altışardan on iki havariyi görmekteyiz. Resmin konusu, İsa'nın havarilerine içlerinden birinin kendisine ihanet edeceğini bildirdiği İncil sahnesidir. Bu konu her ne kadar sanat tarihinde defalarca işlenmiş olsa da buradaki fark Leonardo'nun resme kattığı hareket ve heyecandır. Burada havarilerden kimisini suçsuzluğunu belirtmek isterken, kimisini bir açıklama bekleyerek İsa'ya bakarken, kimisini de kimin kastedildiğini anlamak üzere tartışırken görmekteyiz. Bu arada bu hareketlilik ile İsa'nın dinginliği ve yine İsa'nın üzgün ve kendinden emin hali ile Yahuda'nın kızgın ve kuşkulu hali arasında muazzam bir karşıtlık yaratılmıştır. Bu arada Yahuda bize İsa'nın solunda, diğer havarilerden ayırılarak öne doğru eğilmiş ve elinde bir para kesesi ile gösteriliyor.
Ama her ne kadar denge, uyum, inandırıcılık, çarpıcılık, gölge ve ışık oyunları yani kompozisyondaki ustalık göze çarpsa da kuşkusuz resmin en önemli özelliği insanoğlunun davranış ve tepkilerinin inanılmaz bir şekilde yansıtılmasıdır. Resimde karakterlere göre değişen yüz ifadeleri oldukça çarpıcıdır. Romana dönecek olursak sadece Yahuda için değil resimdeki tüm karakterler için Leonardo oldukça dolaşmış ve düşünmüş olmalı. Mesela Şüpheci Thomas, bize göre İsa'nın hemen sağında yer alıyor. Sizce de oldukça kuşku içinde bir yüz ifadesi yok mu? Bana kalırsa kesinlikle var. Bu durumda Leonardo tartışmasız insan vücudu ve psikolojisi ile ilgili çalışmalarını sanatında da kullanmış diyebiliriz.
Evet Leonardo sonunda Yahuda'sını buldu ama ya bulamasaydı. Muhtemelen o eser yarım kalırdı. Mükemmelliği yakalayamayıp yarım bıraktığı diğer eserleri gibi. Siz değerli okuyucuya insanlık tarihinin dönüm noktası olan bu değerli tablo hakkında çok daha fazla detay vermek isterdim. Maalesef ki yerimiz oldukça dar. Umarım daha sonra sadece bu tablonun analizini yapma fırsatı bulabilirim. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.