Saygı değer okuyucularım.

   Yüce Rabbimiz yarattığı varlıklara son derece merhametlidir. Varlıklar içinde de insana daha fazla merhametlidir.

   Bu merhameti; ona verdiği akıl, gönderdiği Din ve peygamberden anlaşılır.

   Yoldan sapmaması için aklını, Dinin kurallarını, Peygamberin izahlarını ciddiye alması istenmiştir.

   Ne var ki zaman zaman bazı insanlar ya da milletlerin bunu savsakladığı görülüyor.

   Bunun son örnekleri iki semavi din mensuplarında, yani ehli kitapta görülür.

   Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet semavi dinler kategorisindedir. Yahudi ve Hıristiyanlara da ehli kitap demir.

   İsrail oğulları olarak ta bilinen Yahudiler; Kur’an-ı Kerimin ifadesiyle “ peygamberlerini ya öldürmüşler, ya da sürgün atmışlar. Sonra pişman olmuşlar…” Yeni bir peygamber, yine yeni bir peygamber. Hz. Musa’ya kadar bu böyle gelmiş. Musa ve kardeşi Harun (As.) Lara da aynı. Ardından İsa (As.).Ona da aynı.

   İsa (As.)’a inananlar “ Havariler” kaçıp kurtulmuşlar. Kendilerini uzak ve izbe yerlere atıp , oralarda yıllarca yaşamışlar.

   Miladi 610 yılında İslamiyet gelip, Hz. Muhammet (sav)peygamber olarak vazifelendirilince, bu iki düşman birleşipİslamiyet’e ve Peygamberimize savaş açmışlardır.

   Bu savaş, kine dönüşüp en acımasız şekilde hayatın her safhasında sürmektedir.

   Müslümanları koruma ve uyarma açısından Yüce Rabbimiz Bakara suresinin 126. Ayetinde; “ Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla memnun kalmayacaklardır…” bilgilendirir. Bunun gibi daha pek çokayet-i kerimelerle Peygamberimiz ve Müslümanlar uyarılmaktadır.

   Ne hazindir ki; sıcak savaşlarla ulaşamadıkları hedeflerine KÜLTÜREL savaşla- sanatı da- kullanarak kazanmış görülüyorlar. Filistin Gazze’de ise, kendi ifadeleri ve kendihallerinin sergilendiği gösteriyi seyreder gibi katliamın en acı örnekleri görülüyor.

   Rabbimi kendimizi derleyip toparlamayı nasip etsin.

   Sağlıcakla kalın.