Her ibadette olduğu gibi, kurban kesme ibadetinde de ölçüler vardır.
Kimlerin bu ibadetle sorumlu olduğu yada olmadığı böyle bilinir.
Peygamber(s.a.v.) şöyle buyuruyor:' Hali-vakti yerinde olup ta kurban
kesmeyen bizim mescidimize yaklaşmasın.'
İşte kural budur. Halin-vaktin yerinde olması. Bu da zenginliktir. Yalnız, bu
zenginlik gönül zenginliği değil, maddi zenginliktir.
Dinen bir mü'minin zengin olabilmesi için; normal bir evi ya da ev alabilecek
parası, ayrıca 80.18 Gr. Altın yada karşılığı para veya para hükmünde değerli
şeylere sahip olması gerekmektedir.
Bu şartlara sahip olanlar zengin olup, kurbanı da bunlar kesmekle
yükümlüdür. Allah Rasülünün yukarıdaki sözleri, zenginler içindir. Bu şartları
taşımayanlara değil.
Toparlayacak olursak. Kurbanı; Müslüman olan, mükellef olan, zengin olan
her kadın ve erkek yerine getirmekle yükümlüdür.
Bir sene kadın, bir sene erkek değil.
Kurban bayramına hayli yaklaştığımız şu günlerde ne olur hali –vakti yerinde
olmayanlar kurban kesme hususunda kendilerini zorlamasınlar. Çünkü; kredi
kartıyla, harç-borç kurban almaya kalkılınca, hem aile üyelerinin bayramlık
ihtiyaçlarının karşılanmasında, hem de borcun ödenmesinde sıkıntılar yaşandığı
görülüyor.
Hatta öyle haller duyuluyor ki, kavga, münakaşa ve huzur bile kaçırıldığı
oluyormuş.
Peki, bayram nerede kaldı? Yazık değil mi?
Allah'ın sorumlu tutmadığı bir konuda kendi kendimizi mesuliyet altına
sokmayalım. Güç ve enerjimizin sorumlu olduğumuz diğer emirlerin yerine
getirilmesinde kullanılması doğru olandır.
Bir de, çoluk-çocuk kurbansız kalmasın anlayışı var. Bayram anlayışı ile bunu
gidermenin pek çok yolu var. O yollara gitmek daha doğru olandır.
Kurban vacip/sünnet olan bir ibadettir. Buna değişik anlamlar yükleyip farz
olan oruç ve namazın önüne geçirmemek gerekir.
Yüce Allah'ımız şöyle haber verir: ' Kurbanın ne eti ne de kanı Allah'a ulaşır.
Allah'a sizin takvanız ulaşır.' ( Hac: 37 )
Sağlıcakla kalın.