Saygıdeğer okuyucularım.
Uzun zamandır çetin günler yaşıyoruz. Her şey güzel gidiyor derken, COVİD 19'la tanıştık. Evlerimize kapandık. Eski sıcak ilişkilerimizden mahrum kalarak, sevenler birbirine mesafeli davrandı. Tokalaşamadık, kucaklaşmadık. Derken, Rusya-Ukrayna savaşı patlak verdi. Bu arada; 'Savaş değil barış istiyoruz!' diyenlerin sesleri duyulmaz oldu. Ekonomik sıkıntılar baş gösterdi. Bunlar bütün dünyayı etkilerken, Güney Doğu İllerimizi vuran depreme maruz kaldık. Şimdi onun verdiği acıları dindirme, yaraları sarma, hasarları giderme ile çalışıyoruz. Mevla'm sabır ve selamet versin.
Milletlerin veya insanların başından muhtelif olaylar elbette geçer. Tarihte bu böyle olmuş. Bizim tarihimiz de böyle.
Yıkım ve hasarlar tabi ki sarılacak. Vefat edenler için elbet gerekenler yapılacak. Artık insan kaynaklı acıları yaşamamak gerekmiyor mu? Para ya da başka şeyleri kazanma hırsına kapılmış muhterisler yüzünden Devlet ve Millet olarak daha ne kadar acı çekilecek?
Dıştan ve elden gelene tamam da, kendimizden oldumu çok acı oluyor değil mi?
17 Şubat Miraç gecesi. Yaratılmışların en kıymetlisi ve şereflisi olan Peygamberimiz Hz. Muhammet (S.A.A.)in Allah Teala tarafın kabul edildiği ve kendisiyle konuştuğu Müstesna Gece. Bu geceden önceki günlerde Peygamberimiz ve O'na inananlar en acı günlerini geçiriyorlardı. Peygamberimizin hamisi ve hanımı Hz. Hatice ve Amcası Ebu Talip ölmüş, Müşrik denilen insaf ve vicdanı kaybetmiş kafir topluluğu akıl almaz kötülükleri yapıyorlardı. Ekonomik ve psikolojik ambargo bütün şiddetiyle uygulanıyordu. Bu dayanılmaz acılar yaşanırken, kendine samimi olarak inanan Mü'minlere ve Habibim dediği Peygamberine böyle ödüllendirmiştir.
Dileğimiz ve duamız odur ki; Yüce Mevla'm bizi de rahata erdirsin.
Ancak, Allah-kul ilişkilerinde yapmamız gereken çok şey olduğunu düşünmüyor de değiliz. Doğruluk ve dürüstlük, itaat, ibadet, ahlak gibi Allah'ın istediği hususları yerine getirme görevimizin bulunduğu unutulmamalı. Onu bunun eksiğini arama yerine, kendimizin gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.
6 Mart'ta, nasip olursa, yaşayacak olduğumuz Beraat gecesi, kişisel hataların telafi edileceği özel bir gecedir. Kamuyu ilgilendiren suçlar hariç, kişisel suçların affedileceği bildirilmiştir. Bunun için, şimdiden öz eleştiri yaparak, açığı telafi etme gecesini boş geçirmemeli.
Dünya işlerindeki zararı kapatmak için, doğruluk ve dürüstlük ölçülerinde, nasıl daha çok çalışılıyor ise, Allah-kul ilişkilerindeki zararı kapatmak için de öyle çalışılması doğru olandır. Kaldı ki, Allah Teala bunun için özel zaman dilimleri verdiğini de bize bildirmiştir.
Yüce Mevla'mız şu ayet-i kerimelerinde şöyle diyor:
'İnsanlar, denenip sınavdan geçirilmeden, 'iman ettik' demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?
Ant olsun ki, biz omlardan öncekileri de sınamıştık. Allah, elbette doğru olanları ortaya çıkaracaktır; keza O, yalancıları da mutlaka ortaya çıkaracaktır'. (Ankebut suresi: 2,3)
Sağlıcakla kalın.