İstanbul Alibeyköy’de ömrünü öğretmenliğe adamış İbrahim Oktugan 5 ay önce uzaklaştırma cezası almış Irak kökenli vukuatı bol bir öğrenci tarafından silahla vurularak (silah teminin kolaylığı ve okula sokulabilmesi bu kadar kolay olmamalı) acımasızca katledildi. Socrates ne güzel söylemiş 'Yeryüzünde öğretmenlikten daha onurlu bir meslek tanımıyorum'. Bir öğretmen daha onursuzca ailesinden çocuklarından koparıldı.

11-1

İnsanoğlunun ilk adımı dünyada doğumsa ikinci adımı okuldur. Öğretmenlik mesleği kutsal olmakla birlikte her zaman saygı gören bir meslek olmuştur. Anne babadan sonra çocuğun ilk tanıştığı ve güvendiği kişi öğretmendir. Öğretmenlik, büyük bir özveri ve sabır gerektiren bir meslektir. Öğretmenler, toplumların geleceğini şekillendiren bireylerdir. Onların çabaları, sadece bireysel başarıları değil, aynı zamanda toplumsal gelişimi de etkiler.

Susma zamanı değil tedbir alma zamanı.

Montaigne Denemeler kitabında ‘Alışkanlık Üzerine’ kısmında aşağıdaki kısmı yazmıştır.

‘’Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet edinmiş, her gün danayı kucağına alıp taşırmış; sonunda buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikâyeyi kim uydurduysa, alışkanlığın ne büyük bir güç olduğunu çok iyi anlatmış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar; başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçak gönüllüdür ama, zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi, öyle azılı, öyle amansız bir yüz takınır ki kendisine, gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez. Bence en büyük kötülüklerimiz, küçük yaşımızda belirmeye başlar ve asıl eğitimimiz bizi emzirip büyütenlerin elindedir. Çocuk bir tavuğun boynunu sıkar, kediyi, köpeği oyuncak edip yara bere içinde bırakır; anası da ona bakıp eğlenir. Kimi baba da oğlunun savunmasız bir köylüyü, bir uşağı öldüresiye dövdüğünü, bir arkadaşını kurnazca ve kahpece aldattığını gördüğü zaman, bunu yiğitlik belirtisi sayarak sevinir. Oysa bunlar zalimliğin, zorbalığın, dönekliğin asıl tohumları, kökleridir; çocukta filizlenirler, sonra alışkanlığın kucağında, alabildiğine büyüyüp gelişirler.’ Ailelerin çocuklarının yanlışlarını övmemeleri ve desteklememeleri gerekir. Montaigne’nin bahsettiği gibi alışkanlıkları kötü olan özünde zorbalık ve zalimlik olanlara tolerans gösterilmemesi gereken bir durumdur. Çocukların son yıllarda gelişen teknoloji ile kötü alışkanlıklar edinimleri gittikçe artmaktadır. Bazı video sosyal medya platformları kötü alışkanlıkları ve davranışları teşvik etmektedir. Başta tik tok gibi platformlara önlemler derhal alınmalıdır.

 Çocukların sadece notları ve okul devamsızlığı değil psikolojik değerlendirilmeleri de (kesinlikle yapılmalıdır) veliler, MEB ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından sürekli takip edilmelidir.

Öğretmenlere vereceğimiz değer geleceğimize biçtiğimiz değerdir.

 Hz. Ali (R.A) “Bana bir harf öğretenin, 40 yıl kölesi olurum.” demiştir. Bir harf öğrenmenin bedelin yıllar olduğu düşünselinden bugün geldiğimiz nokta da öğretmenlerimiz her türlü fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmaktadır.

Atatürk'ün öğretmenlik ilgili sözlerinden birkaçına bakalım.

"Öğretmenler; Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini, sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır…"

"Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır."

Nereden nereye. Öğretmenlerimizin can güvenliğinin ivedilikle sağlanması gerekir.